![]()
Ahmet Mantaş
a_mantas@yahoo.com
1 MAYIS’TA ALANLARA
25/04/2016 Örgütlenme
modellerine baktığımızda, emek eksenine bağlı olarak sınıf temeline dayalı bir
örgütlenmenin varlığından yola çıkarak, emekçileri örgütleyebildiğimizi
söyleyemeyiz… Yaman çelişkiler
yumağının bu kadar hissedilir olmasına karşı işçi sınıfının varlığını ortaya
koyması gerekmez miydi? İşçi var ama
sınıf bilinciyle hareket edebilecek bir örgütlülük ortada yok… Emek-Sermaye
çelişkisinin katlanarak zulme dönüşmesinin ve iş cinayetlerinin rekor kırdığı
bu dönemlerde sessiz bir işçi toplamı bağlı bulunduğu patron sendikaları
aracılığıyla kontrol edilmektedir. Gericileşme
yayıldıkça sermaye gurubunun emeğe karşı tutumu da daha saldırganlaşmaktadır. Din üzerinden emeğin
sömürüsü daha da kolaylaşmakta hatta “şükür etmek” edebiyatıyla “ekmeğine sahip
çıkmak” anlayışı bir tutulmaktadır. İşçinin eti de,
kemiği de patrona ait, yedikçe büyüyor ve işçiler şükrediyor. Sömürü mekanizmalarını
kaderci bir tez ile ekmek kapısına ihanet etmeye
kalkışmanın yanlışlığı üzerinden sermayenin aklıyla düşünmeye mecbur
bırakılıyor. Türk-İş ve
Hak-İş gibi iktidara eklemlenmiş sendikal örgütler işçi sınıfının sendikal
bölünmüşlüğünün birer simgesi haline gelmişlerdir. Sermayeden yana
kaderci ve tutucu bir sendikal anlayışla hareket ederek ağırlaşan ekonomik,
sosyal-politik sömürü koşullarına karşı işçileri mücadeleden kaçırmaktadırlar. Bu iki
konfederasyonların 1 Mayıs 2016 kutlama kararlarına baktığımızda Hak-İş
Sakarya’da, Türk-İş’in ise Çanakkale’de kutlama yapacağını, aslında kutlama
yerine müsamereye benzer bir törenle piyasacı sermayeyi kutsayacaklarını
biliyoruz… Aynı tespitler
kamu emekçileri içinde geçerlidir. Memur-Sen ve Kamu-Sen’de de benzer
özellikler mevcuttur. Memur-Sen
iktidarın arka bahçesi gibi bir konumlama da ve baskı aracı olarak kamu
çalışanlarını kendisine bağlı sendikalara üye olmaya zorlamaktadır. Yetkili ve güçlü
bir konfederasyon hattı üzerinden palazlanmaktadır. Ama iş hak
aramaya gelince, kamu çalışanlarına yönelik yine o kaderci ve tutucu sendikal
anlayış karşımıza çıkmaktadır. Kamu-Sen ise
daha farklı bir model üzerinden varlığını sürdürmektedir. Genellikle yetki
sürecinde ödünç üyelik modeli üzerinden başka sendikalardan naylon üyelik ya da
yetki için geçici üyelik devşirerek güç kazanmıştır. Ama içerik
olarak Memur-Sen gibi emek mücadelesiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan ve
tamamen sarı sendika diye tabir edeceğimiz bir anlayışla ve yine tamamen
yönetim baskısıyla kontrol edilmektedir. Üyelerinin daha
çok sendikaya kattığı aidat gelirleri üzerinden değer kazanmaya çalışıp faaliyet
yürüttüğü bir örgüttür. Ama ne yazık ki
her iki konfederasyonda emek mücadelesi anlayışına kaderci ve tutucu bir gerici
sendikal anlayışı ana eksenlerine yerleştirmişlerdir. Emekçi sınıfın
kendi öz benliğinden sermayenin ve piyasacı iktidarın politik manevralarıyla
uzaklaştırılması ile bu kaderci ve tutucu örgütlerde toplanması tesadüf
değildir. Sınıf bilinciyle
emekçiler bir gün sınıf kardeşleriyle birlikte mutlaka bu kaderci ve tutucu
anlayışlara karşı, emeği kuşatan saldırılara göğüs gererek örgütlü bir şekilde
1 Mayıs’ı layıkıyla kutlayacaktır. Piyasacı
sermayeyle hesaplaşmak işçinin, emekçinin bayramını kutlamak için1 Mayıs’ta
alanları dolduralım.
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
EĞİTİMDE VİZYONSUZLUK - 08/11/2018 |
Eğitim camiasının umutla, merakla beklediği ‘’Eğitimde 2023’’ vizyon belgesi açıklandı. |
EĞİTİMDE MUCİZE YARATMAK - 08/10/2018 |
Eğitimde kaş yapalım derken, göz çıkarmayı ne kadar çok seviyoruz… |
SAYGI VE BİAT - 21/06/2016 |
Saygı duymak ve biat etmek tutumları |
SENDİKAL BEYZADELERİ - 06/06/2016 |
Sendikal yapılara şöyle bir rakursi yapalım, betimlemeleri kaygısal |
SENDİKA // SENDİKA - 23/05/2016 |
Piyasacı sermayenin ağır saldırıları altında hak gasplarının hemen hemen her gün yaşandığı bir dönemdeyiz. |
PARÇALARI BİRLEŞTİRİN - 16/05/2016 |
29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edilmiş fakat halifelik makamı henüz kaldırılmamıştır. |
AHLAK ÇOCUKLARI KORUSUN - 13/04/2016 |
Toplumsal ilişkiler deformasyona uğrayınca iç yapıları nedeniyle tüm kötülükleri birer irin gibi dışa vurmaktadır. |
GERİCİLİĞE KARŞI BEN DE VARIM - 25/03/2016 |
Toplumsal kaygılarımız, günlük yaşamımızın fiili işgaline dayalı olarak gericiliğin bir |
YA BAŞKANLIK YA KAOS - 14/03/2016 |
Mermi manyağına dönüştürüldük, toplum olarak hep beraber resmen “Rus Ruleti” oynuyoruz… |
![]() |