![]()
Ahmet Mantaş
a_mantas@yahoo.com
EĞİTİMDE VİZYONSUZLUK
08/11/2018 Eğitim camiasının
umutla, merakla beklediği ‘’Eğitimde 2023’’ vizyon belgesi açıklandı. AKP
iktidarının 16 yıllık yönetim sürecinde özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet
sisteminde, ilk defa bir Milli Eğitim Bakan’ı ile ilgili hevesle yüksek
birbeklenti vardı. Bu heves yüksek beklenti içinde olanların kursağında kaldı. Eğitim
alanında 16 yıllık ciddi bir deformasyon yaşanmıştı. Milli
Eğitim Bakan’ı Ziya Selçuk’un açıklamasıyla ‘’Yoğun Bakıma’’ girmiş, komalık bir
duruma dönüşmüştü. Sorunlar
çok büyümüştü yani… Büyük
sorunlar, hele kronikleşmiş ise ciddi çözümler ile ancak aşılabilirdi. Ama
vizyon belgesinin içeriğine bakılırsa jenerik terimlerin ve 140 sayfalık
kalabalık sunumun ‘’Yoğun Bakımdaki’’ komalık olan eğitimin ateşini düşürmeye
yetmeyeceği gerçeğidir. Öyle
anlaşılıyor ki, eğitim de alışagelmiş piyasacılığa açılım modeline devam
edileceğidir. Ne yazık
ki ders kitaplarına yönelik, tek kelime bile edilmemiş bir planlamanın ne
talimle ne de terbiye ile ilgili bir derdi de olamaz… Halkın
en çok tercih ettiği Anadolu Liseleri, bu vizyon belgesinin içeriğine göre MEB
tarafından gözden çıkarılmışa benziyor. Ortaöğretim
kurumlarında okuyan öğrencilerin yarısına yakını bu Anadolu Liselerini tercih
ediyor. MEB’in
bu vizyon belgeleriyle, paralı, piyasacı eğitime en hızlı şekilde devam edeceği
kesin… Sözleşmeli
öğretmenlerin ‘’Vizyon Belgesi’’ ile ilgili yaşadığı hayal kırıklığı çok
fazlaydı. Sözleşmeli
Öğretmenlik uygulaması başlı başına eğitimin en büyük sorunlarından birisidir. ‘’Ücretli Öğretmenlik’’ gibi
‘’Sözleşmeli Öğretmenlik’’ uygulaması da eğitimin özelleştirilip öğretmenlik
mesleğinin kazanılmış haklarına yapılan en büyük saldırıdır. Sözleşmeli
öğretmenlerin sorunları zaten dağ gibi büyümüş, öğretmenlik mesleği içerisinde
bu sorunlar bir ‘’Çıbana’’ dönüşmüştür. Özellikle
aile bütünlüğü gibi temel bir insan hakkından mahrum bırakılmışlardır.
Sözleşmeli veya Kadrolu olsun kafasındaki özel sorunlarını aşamayan, mutlu
olamayan, aile bütünlüğü dağınık her insan ne iş yaparsa yapsın verimli olamaz
ki… Öğretmenlik
meslek kanunu çıkarılacakmış, gerçekten öğretmenlik meslek kanununa ihtiyaç
vardır. Ancak sözleşmeli öğretmenlik
uygulamasını sonlandırmadan, var olan sözleşmeli öğretmenler kadrolu yapılmadan
ve tüm özlük hakları verilmeden çıkarılacak olan ‘’Öğretmenlik Meslek Kanunu’’
sadece ‘’Öğretmenlik Mesleğini Sözleşmeli Yapma Kanunu’’ olacaktır. Bu
kanunla da var olan 657 DMK’ da ki bazı memuriyet hakları da öğretmenlerden
alınarak, mesleğin tamamı (sözleşmeli)leşir. Bu da
sürpriz olmaz… Amacım
niyet okumak falan değil, 16 yıllık birikmiş, pratik bir samimiyet deneyimi ile
niyet- art niyet münazarasında değişen ve değişecek olan hiçbir şeyin
öğretmenler lehine olmadığını, sizler de anlayacaksınız. Elbette
bazı şeyler de köklü değişikliklere gideceklerdir. Kadrolu
öğretmenlerin 657 DMK güvencesini ortadan kaldıracakları gibi
köklü değişiklikler yapacaklardır. Öğretmenliğe
kabulde pedagojik formasyonu kaldırıyoruz diye açıklanınca bu kararı alkışlayan
öğretmenler olduktan sonra, öğretmenlerin ellerinden kazanılmış kanuni
haklarını almak ne kadar zordur ki. Peki bu
kararı alkışlayan öğretmenlerden bir vizyon çıkar mı sizce? Pedagojik
formasyon eğitiminin MEB tarafından verilmesi demek, Yandaş öğretmen yetiştirme
programı demektir. Bunu da
alkışlayacaklar mı? Özel
okul teşvikleri daha da arttırılacaktır. Zenginin çocuğu nitelikli diye
sınıflandırdıkları okullara, yoksuların çocukları ise niteliksiz okullara
gidecekler. Mülakatla
öğretmen atamalarına ve liyakatsız idareci seçimlerine tam gaz devam
edilecektir. Atanamayan
öğretmen sorunu daha da büyüyecek kronik bir hal alacaktır. Okulları
faaliyet alanı olarak gören dini vakıf, cemiyet ve derneklerin eğitimde ki
yarattıkları deformasyon okul öncesi eğitim kurumlarından başlayarak daha da
yoğunlaşıp tüm eğitim alanlarını ve her yerini kapsayıp ders kitaplarından,
müfredata, okuldaki etkinliklere kadar müdahale etmek için MEB ile imzalanan
protokollerin kapsamını genişletip hatta öğretmen atamalarına bile müdahale
edeceklerdir. İhtiyaç
olmamasına rağmen İmam Hatip, okullarını tekelleştirip tek tip okul modeli diye
topluma dayatılacaktır. Okullar işletme mantığına
göre yönetilecek özellikle velilerden okul bütçelerine katkı zorunlu hale
getirilecektir. Özel
sektör mantığı ile öğrenciler portfolyo yöntemiyle işe yarar-yaramaz gibi bir
ayrıştırmaya tabii tutularak kimin parası, kiminin de duası alınmaya
çalışılacaktır. Milli
Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ‘’Kimse benden şapkadan tavşan çıkarmamı beklemesin’’
demişti. Oysa
eğitimde yerel bazlı bazı uygulamalar var ki şapka çıkartılacak cinsten… Sadece
bir örneği vererek neleri kaçırdığımızı anlatmaya çalışayım. Kırklareli’nin
Üsküp beldesinde bulunan Üsküp Atatürk Ortaokulu’nda ‘’Güven Kantini’’
uygulaması ile okullarında öğrencilerin kendi kendine satıcının aradan
çıkartıldığı hazırlanmış bir alışveriş ortamı yaratılmış. Okullarda
ki klasik kantin işletmeciliği mantığını ve öğrenci alışkanlıklarını ters düz
etmekte ve öğrencilerde olumlu istendik davranış değişikliğini amaçlamaktadır. Öğrenciler
bu yöntem ile hem kendilerinin hem de okulun güven duygusunu karşılıklı
alışveriş yöntemiyle test ederek, yaparak, yaşayarak öğrenmeyi gerçekleştiriyorlar. Bu
projeyi yapanları yürekten kutlamak gerekiyor. Ayrıca
bu ve buna benzer göz dolduran uygulamaları tespit edip diğer okullarımızda da
yaygınlaştırmak ve MEB’in böyle başarılı
örnekleri okul yaşantısına yerleştirmesi, eğitim için büyük önem taşımaktadır. Tavşan
zaten şapkadan çıkmış. Eğitimi yoğun bakımdan çıkarmanın yolu
‘’Öğretmenliğin antoloji meselesi’’ ile değil , MEB’in varlık gösterememe
sorununu aşarak anayasal görevlerini yerine getirmesiyle olur.
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
EĞİTİMDE MUCİZE YARATMAK - 08/10/2018 |
Eğitimde kaş yapalım derken, göz çıkarmayı ne kadar çok seviyoruz… |
SAYGI VE BİAT - 21/06/2016 |
Saygı duymak ve biat etmek tutumları |
SENDİKAL BEYZADELERİ - 06/06/2016 |
Sendikal yapılara şöyle bir rakursi yapalım, betimlemeleri kaygısal |
SENDİKA // SENDİKA - 23/05/2016 |
Piyasacı sermayenin ağır saldırıları altında hak gasplarının hemen hemen her gün yaşandığı bir dönemdeyiz. |
PARÇALARI BİRLEŞTİRİN - 16/05/2016 |
29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edilmiş fakat halifelik makamı henüz kaldırılmamıştır. |
1 MAYIS’TA ALANLARA - 25/04/2016 |
Örgütlenme modellerine baktığımızda, emek eksenine bağlı olarak sınıf temeline dayalı bir örgütlenmenin varlığından yola çıkarak, emekçileri örgütleyebildiğimizi söyleyemeyiz… |
AHLAK ÇOCUKLARI KORUSUN - 13/04/2016 |
Toplumsal ilişkiler deformasyona uğrayınca iç yapıları nedeniyle tüm kötülükleri birer irin gibi dışa vurmaktadır. |
GERİCİLİĞE KARŞI BEN DE VARIM - 25/03/2016 |
Toplumsal kaygılarımız, günlük yaşamımızın fiili işgaline dayalı olarak gericiliğin bir |
YA BAŞKANLIK YA KAOS - 14/03/2016 |
Mermi manyağına dönüştürüldük, toplum olarak hep beraber resmen “Rus Ruleti” oynuyoruz… |
![]() |